30 Haziran 2011

Antiocheia...part2 (Antakya bölüm2)...





Ertesi gün Teoman'ın hararet sorununa çare bulmak için Antakya Honda'ya gidiyoruz. Sorunun keçelerde olduğunu ve değişmesi gerektiğini söylediler, motoru orda bıraktık (Keçe değişti bir 150 TL sıkışmış, ama sorun çözülmedi. Biz manavgat'da Teoman'la iki kişi hallettik). Ben ve Teoman benim motorda, Bayram ve Yılmaz Abi, Bayram'ın motorunda yola düştük.


İlk hedefimiz olan Harbiye şelalerine ulaştık.

Fotoğraflar aşağıda, Restaurantların ve şelalerin olduğu bir bölge diyebiliriz...











Kucaklıyorum sizi şelaler...








Sırada Yayladağ Sınır kapısı var. Triptik vs. gibi işlemler olmasa Suriye'ye günübirlik geçmek isterdik...










Teoman bu fotoda taaa Suriye'leri dolaştım geldim çok yorgunum modunda poz veriyor...




Burda da Suriye'den Türkiye'ye giriyoruz pozu...






Bunca zamandır yeldeğirmenlerini uzaktan görürdüm ama hiç yanlarına gitmemiştim. İlk defa yanlarına kadar gittim ve etkilendim... İmkanınız olursa mutlaka birinin gölgesine gidip uzanın ve sesini dinleyin, çok güzel oluyor...




Kıyaslamanız için Teoman ile yeldeğirmeninin fotoğrafını koyuyorum:)





Ve işte... Africa Twin ve Yeldeğirmeni...





Sırada Samandağ var, aşağısı Samandağ, içinden geçip Titus tüneline gideceğiz.







Tünelin girişinde Bayram'ı tanrılara kurban edelim dedik ama alan olmadı.




Tüneline içine doğru yürüyüş başladı...



















Tünel hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.







Burda da "tüm insanlığı kucaklıyorum pozu" veriyorum.










Bunlar da titus tünelinin yukarıdan çekilmiş fotoğrafları...



Sırada St. Pierre Kilisesi. Bu kilisenin özellliği dağa oyulmuş olması. Ayrıntı istiyorsanız tıklayınız.





Bu resimde motor cemaatine konuşma yapıyorum.





Kilisenin dışarıdan görüntüsü.




Kiliseden Antakya'nın bir görünümü ama esas manzara biraz sonra çıkacağımız Antakya Kalesi'nde.






Ve işte manzara...Aslında kale diye birşey kalmamış, tepede bir restaurant var ve manzarası bu şekilde.





Bir tane de benden "oradaydım" pozu.




Gelelim Antakya gezimizi anlamlı hale getiren bu resime. Makinanın şarjı bittiği için telefon ile çektim o yüzden resimler biraz bulanık. Antakya'ya giderseniz mutlaka böyle bir yemek yemelisiniz yoksa Antakya'ya gitmemişsiniz demektir.





Bu arkadaş da Vehbi, bizim bu masada bulunmamızı sağlayan ve gezimizi anlamlı hale getiren kişi. Bayram'ın arkadaşı, bizi çok iyi ağırladı sağolsun, tekrar teşekkürler...



Reklama girecek ama olsun bu reklamı hakediyorlar. Yolunuz Antakya'ya düşerse mutlaka uğrayıp mezelerin tadına bakın, pişman olmazsınız...