29 Mart 2010

* Beatiful weekend and unforseen accident!!! (Güzel bir haftasonu ve beklenmedik kaza!!! )


Mavi, gidiş; 205 km, yeşil, dönüş; 135 km...toplam 340 km...

Blue going way 205 km, green turn 135 km... total 340 km...


Yola çıkmaya hazırım. Kaskın üzerindeki siyahlık dikkatinizi çekmiştir heralde, işte o siyahlık kamera. Ve aşağıda o kamera ile çekilmiş bir video var.

I'm ready. You can see my camera on my helmet. I couldn't fix onto helmet correctly so that you can see the result below...


Evet videomuz bu, fakat şöyle bir sorun var; kameranın açısını ayarlayamadığım için yol boyunca asfaltı çekmiş. Eğer isterseniz elimde iki saate yakın asfalt videosu var, burda sadece beş dakikasını yayınlıyorum. Şöyle yapabilirsiniz; videoyu başlatıp videonun müziği eşliğinde gezi yazısını okuyabilirisiniz (boşu boşuna videoyu izlemeyin :)) Müzik : Unkle-be there (featuring Ian Brown)

You can only see the asphalt so don't watch it, just listen while you are reading the trip report... (Music : Unkle featuring Ian Brown- be there :)))

Burası Çiçekli'yi geçtikten sonra kahvaltı için mola verdiğimiz yer. Aşağısı Karaböğürtlen.
Bu taş yol çok hoşuma gitti sanırım burası eski yol...
Here is the our breakfast place after Cicekli. The old road near us seems fantastic, I like it...
Evet kahvaltı hazır. Üç adet muğla simidi, dilimlenmiş ezine peyniri, domates ve kahvaltının olmazsa olmazı çay...
Breakfast is ready, it contains three savory roll covered with sesame seed, cheese, tomato and the most important element of the breakfast ; tea...

Kahvaltımızı doğayla paylaşıyoruz. Fotoğrafta kırmızı alanın içinde susam tanesini alıp götürmeye çalışan karıncayı görebilirsiniz.
We share our breakfast with nature. You can see the ant in red part while taking our susame seed.
Fotoğraftaki Öykü'yü bulun bakalım :)
Find the Öykü on the picture :)

Öykü, güneş ve yeşilliğin tadını çıkarıyor...
She is happy with the sun and green nature...

Ben ağacın dibindeki bir çift spor ayakkabının hikayesini tahmin etmeye çalışıyorum...
I'm thinking about the history of the sport shoes near that big tree...

Africa Twin ise sessiz sakin bir şekilde bizi bekliyor.
And Africa Twin is waiting for us.
Mola yerinden son bir fotoğraf ve yola devam, şimdiki hedef Ekincik...
Last picture from our first break, next stop is Ekincik...

Ekincik yolundan Köyceğiz gölü...
Köyceğiz Lake...

Göl değil sanki deniz!!!.
Şimdi gelelim beklenmedik kazaya; olay şöyle gelişti. Biz yolumuza giderken karşı şeritten bu iki tosbağanın geldiğini gördük.
It's very big, it seems like sea!!!
Now about the unforseen accident; While we were going we saw these two turtles.
Arkadaki tosbağa öndekine göre daha hızlı seyir halinde idi...
Second one was faster than the first one...

Bizi görünce dikkati dağılan öndeki tosbağa aniden durdu. Bu sırada hızını almış olan ikinci tosbağa öndekinin durduğunu son anda gördü, ne kadar frene yüklendiyse de olan oldu...
First one suddenly stop at that time second one was trying to stop but it's ineffective, the die was cast...

Öndeki tosbağanın üstüne çıktı :)) Sanırım olayın şokundan, bir süre öyle kaldılar. Bizde ilkyardım konusunda çok yetkin olmadığımız için müdahele etmedik :))
Second one get over the first one :)) I have no idea about the first aid so we didn't do anything :))

Ve Ekincik'teyiz. Öykü & Ekincik 1
We are in Ekincik. Oyku & Ekincik 1

Öykü ve Ekincik 2
Oyku & Ekincik 2

Ekincik'ten sonra Dalyan'a Tayfun'un yanına uğradık. Tayfun, Şahin Apart'ın müdürlüğünü yapıyor. Uygun fiyatla kalabileceğiniz güzel bir apart. Yaz sezonunda turlar dolduruyor ama aralarda bir-iki günlük boşluklar oluyor. Daha fazla bilgi için http://www.dalyansahinapart.com/
After Ekincik we pop in Dalyan to see Tayfun. He's the director of the Sahin Apart. For more about Sahin Apart... www.dalyansahinapart.com
Sezonu daha açmamışlar, şu anda hazırlıklarla uğraşıyorlar. Nisan sonunda açılacak...
Dalyan'dan Dalaman'a geçtik. Teoman'a uğradık, Bora ile beraber çalışıyorlardı, geçen hafta sonu Antalya gezisi yaptılar ya onun parasını çıkarmaya çalışıyorlar :)) Oradan Fethiye'ye geçtik.
They haven't opened the season yet. Apart will be ready end of the April. After Dalyan we saw Teo & Bora in Dalaman. They are working, you know they were in Antalya last weekend so money is over. They're working for new trips :))
Akşam Fethiye'de kaldık. Sabah kahvaltı için Dalaman da Şadırvan restaurant'ta bizimkilerle buluştuk. Bu fotoğraf Göcek'te, sabah serinliğinde Öykü biraz üşüdü, hırkasını giymesi için durduk.
We stayed in Fethiye at night and sunday morning we are on the way to go Dalaman for breakfast. This picture from Gocek.

Ve kahvaltı yerine ulaştık, herkes oradaydı. Önce aç olduğumuz için kahvaltı olayını hallettik, sonra bizim ekibin çocuklarının peşine düştük. Bu zat-ı muhterem Tayfun&Emine production, Ata Orhun olur kendileri...
Yes. here we are. I'm so hungry, first breakfast than fun. This is Ata Orhun (Tayfun & Emine production)
Bu zat-ı muhterem Teoman'ın abisi Korhan'ın, Rüzgar olur kendileri...
This is Ruzgar (it means wind), son of the Teoman's brother Korhan...

Vee bu Teo No:1 Arca...
And Teo no:1 Arca...
bu da No:2 Berk (Umarım karıştırmamışımdır, eğer karıştırdıysam tam tersi)
no:2 Berk (I'm not sure about the names of the twins maybe this one Arca first one Berk ???)

Burası kahvaltı yaptığımız yerden bir görüntü. Çocuklar için birçok aktivite mevcut; langırt, mini golf,tramblen, kaydırak v.s.
Breakfast place... You can see mini golf on the picture.

Etrafı da böyle yeşillik, insanın ayakkabısını çıkarıp koşturası geliyor...
Restaurant is near the very green area as you can see on above...
Bu resimde Ata şirin oluyor... Nasıl şirin olduğunu görmeniz için fotoğrafı büyütüp yüzüne yakından bakmanız lazım.
Bir gezinin daha sonuna geliyoruz, burdan non-stop muğlaya dönüyoruz ve bu hafta sonunu da bu şekilde tamamlıyoruz...
Gelecek bölümde buluşmak üzere:)))
After here non-stop Mugla, see you next time, bye :)))

8 Mart 2010

* Akyaka-Akbük-Ören-Milas, hepsinden biras :))





Rota bu şekilde, yaklaşık 200 Km'lik bir gezi...


Route is this, it's about 200 Km...


Saat 9:30 da Akyaka'da buluşacaktık, onlar (Teo, Bayram, Bora) tostçuya uğrayıp geliriz dediler. Bende erken çıkınca bir tost yerim diye düşündüm, istikamet Akçapınar Bodur Çayevi...


We were met in Akyaka at 9:30, they said "we want to eat toast first". I looked at my clock it's 8:50 so I have enough time to meet with them in Bodur Teahouse.


Tostçuya geldim baktım kimse yok, ben yerken gelirler dedim tostumuda yedim. Sonra bir telefon biz geç kaldık diye direk Akyaka'ya geçtik dediler. Bende atladım motora, hoop Akyakada'yım. Akyaka'da Atatürk heykelinin önünde dağınık düzen park etmeye nadide bir örnek resimde....


When I reached to teahouse there's nobody. While I'm eating my toast I got a call from Teoman. He said "we're late so we came to Akyaka directly". Than we met in Akyaka, you can see a good example of straight parking on picture.


Bayram ve Bora bizimle iletişebilmek için yeni telsiz aldılar, Cobra MT650, ama bi türlü ileteşemedik. Burda da sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Bayram'ın derdi karnını doyurmak.


Bayram and Bora bought Cobra MT650 radio but they are not working correctly. They can hear us but we can't hear them clearly. They are working on it.


Biz bu park konusunda çok başarılıyız :))


We are good at straight parking :))


Akbük'e ulaşınca bizi bekleyen Badem'i gördük. Düşündüğümden daha büyükmüş, denizde yanıma gelmesini istemem...

In Akbuk we saw Badem. She is swimming around there...She is really big.



Bu fotoğrafın adı "Africa Twin ve diğerleri".


The name of this picture is "Africa Twin and the others".



Badem balıkçıların ağlarını yokluyor, hazırda balık varmı diye...


Badem is looking for fishes...



Üç farklı yönden gelen, üç farklı grup Akbük'te buluştuk, ayaküstü biraz sohbetten sonra iki grup Akyaka'ya bizde Ören'e doğru yola çıktık.


Three group met in Akbuk, we chat a little than we leave them in Akbuk to go Oren. Their plan is going to Akyaka.




Yukarıdan bir Akbük manzarası almadan olmaz.


A view of the Akbuk.


Bayram'da Akbük manzarası alma peşinde...


Also Bayram wants to take a view of the Akbuk...


İşte bu geziye dair güzel bir fotoğraf. İçinde yol var, dağ var, ağaç var ve bir de Africa Twin var. Bayram iyi yakalamış beni.


I think this is the best picture of the this trip. Thank you Bayram.


Ören'de orta karar bir yemek yiyoruz. Yemek biraz zayıf ama sahipleri oldukça ilgililer. Sonunda düzgün bir park fotoğrafı.


We ate lunch in Oren. It's not delicious but the owner was very concerned.


Bayram'ı yeni motorunun üstünde görüntülemek lazım diye düşündüm ve görüntüledim.


Bayram with his new bike V-Strom DL650.


Bizim karnımız doydu, şimdi atların karnını doyurmak lazım.


We ate our lunch, now our horses turn.


Ören'den Milas'a çıktık ama içine girmedik, kısa bir mola verip Yatağan tarafına devam ettik.


We stop for a rest in Milas but we didn't go to city center.



Son mola Milas-Yatağan arasında Beypınarı'nda. Sonra Muğla'da ayrıldık.


Last break in Beypinari between Milas and Yatagan.



Şimdi bu ne diyeceksiniz. Bu yeni aldığım kamera, casus kamera olarak satılıyor ama ben boyutlarının küçük olmasından dolayı kask kamerası olarak düşündüm. Bu gezide tam verimli kullanamadım bundan sonraki gezilerde daha iyi çekimler yaparım umarım...
Aşağıda bu kamera ile çekilmiş bir örnek var, ilginç olan normalde gayet iyiydi ama müzik ekleyince kesik kesik oldu görüntü anlamadım???


This is my new camera. I hope I will do awesome videos afternow...
And here is a sample of video taken by this camera...